top of page

Birisinin gölgesinden başka birisi doğar

  • Yazarın fotoğrafı: Ceren EFE
    Ceren EFE
  • 13 Tem 2024
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Eki 2024

Birisi polis karakoluna girer. Çalışmakta olan polislerden birine yaklaşır.

Birisi: Kayıp ilanı vermek için gelmiştim.

Polis: Doğru yere gelmişsiniz. Oturun lütfen. [Eliyle sandalyeyi işaret eder]

Birisi: [Oturur] 3 gündür kendisinden haber alamıyorum. Çok endişeliyim.

Polis: [Sinirlenir] Kayıp vakalarında ilk saatlerin önemini bilmiyor musunuz? Bu kadar uzun süre beklemeniz kötü sonuçlara sebebiyet verebilir.

Birisi: [Utanarak ellerine bakar] O hep gidiktir zaten biraz ama hiç bu kadar yokluğunu yaşatmamıştı bana.

Polis: [Doldurmak için kayıp formunu çıkarır] İsim?

Birisi: Birisiyim.

Polis: Senin değil kaybolan kişinin adı.

Birisi: Birisi.

Polis: Kaybolan kişiye yakınlığınız?

Birisi: Kendim.

Polis: Kendinizi en son ne zaman ve nerede gördünüz?

Birisi: 3 gün önce evde beraberdik sonra bir erkekle tanışmaya gittiğini söyledi.

Polis: Nereye gittiğini paylaştı mı sizinle?

Birisi: Gerçeklikten uzağa ama en derin rüyalarının yakınına.

Polis: [Heyecanla not tutar] Bu çok önemli bir ipucu. Tüm davanın önünü açabilecek adımları attırabilir. Bir ekip yolluyorum oraya hemen.

Birisi: Hala orada olma ihtimali mi var sizce?

Polis: Kaybolduğuna göre o hülyalarından daha uzakta olmalı ancak başlayacağımız yeri belirlemiş olduk. Biraz kendinizin özelliklerinden bahseder misiniz?

Birisi: Saçımız kahvenin aynı tonu, verdiğimiz şekil de aynı. Gözlerimiz aynı koyulukta ve büyüklükte. Boyumuz santimetresine kadar aynı ölçüde. Aslına bakarsan her şeyimiz tıpatıp aynı.

Polis: [Sinirle not aldığı defteri masaya vurur] Bu ne yarım yamalak bir betimleme! Hiç yardımcı olmaya niyetli değilsiniz sanırım. İnsan hiç dış görünüşüne bakarak aradığı kişiyi bulabilir mi? Lütfen düzgün anlatın. Kendinizin hayatı söz konusu. Kurtarmak istemiyor gibisiniz.

Birisi: [Utanır] Özür dilerim. Daha önce kendimi hiç böylesine kaybetmemiştim o yüzden ne yapacağım konusunda şaşkınım. [Üzüntüyle derin bir nefes alır] Onun kişiliği benimkinden çok farklı. Çok sessizdir ama utangaçlıktan değil. Varlığının şüphesinde yaşar sürekli. Anlaşılmamak için yaşar. Anlaşılanlar çok yol kat etmemiştir ona göre. İstese de anlaşılamamasının bahanesidir bu belki de. Benim tüm neşem onun tüm üzüntüsü sayesinde tutunur hayata. Üzüntüden gelmeyen mutluluk yaşamaya değmez der. Üzüntüsünün bahanesidir bu da belki de. Bu kadar zıt olmamıza rağmen ne o sahtedir bu bedende ne de ben.

Polis: İşte bu şaşırtıcı. Bir yerlere varıyoruz. Gördüğümde çok eskiden beri tanıyormuş gibi bulup çıkaracağım onu sakladıkları yerden. Peki, şu tanışacağı adam? Onun hakkında ne biliyorsun?

Birisi: Görünüşünü bilmiyorum.

Polis: İşe yaramaz zaten.

Birisi: Kişiliğini de bilmiyorum.

Polis: [Derin bir nefes alır ve bıkkınlıkla alnını sıvazlar] Yani hiçbir şey bilmiyorsun.

Birisi: Sadece onu sevmek zorunda olan kendimin gözünden nasıl biri olduğunu biliyorum.

Polis: Zorunda mısın? Tehtit mi ediliyorsun?

Birisi: Hayır, öyle değil. Eğer sevgimi kendim birine verip onlar istemediğinde tamamen yok edemiyorsam. Kontrolü başkasının elindeyse zorundalık değil midir? Çaresi olmayan şeyler.

Polis: [Düşünceli bir şekilde kafasını sallar] Anlamıyorum ama her neyse. Kendi gözünden anlat ancak ne kadar güvenilir olur emin olamadığım için her şeyi not almayacağım.

Birisi: Ben bile ne kadarı güvenilir bilmiyorum. Ben ona karmaşığım o bana. Başkasına bu kadar açık bir kitapken birbirimize doluyuz. Ne anlıyoruz, ne anlatabiliyoruz. O dinlemeyi sever konuşmaz çok fazla. Varını yoğunu ortaya koyup uğraşmak gerekir konuşturmaya. Tüm bu uğraşlar boşa gitse bile bir gün, değer onun kendini açabildiği tek kişi olmaya. Kafasından ne geçer çok anlayamam elimdeki verilmiş materyallerden. Ayrılık mesela üzer mi onu, derinlerinde bir yerlerden sürekli sızlatır mı yoksa dönmeyen herkes gibi memnun mudur gittiği yerlerden.

Polis: Daha kendin tanıyamadığın insanı benim bulmam zor bir ihtimal. Bu ipucu sonuç vermeyecek gibi.

Birisi: Yeterince yardımcı olabilseydim keşke. Sizce umut var mı?

[O sırada gönderilen ekip dönmüştür. Polisin kulağına yaklaşıp bir şey fısıldar.]

Polis: Kendini kaybetmene neden olan kişiyi bulamayız. Ancak kendini buldum çoktan.

Birisi: [Sevinçle] Buldunuz mu? Neredeymiş bunca zamadır?

Polis: Sen kendini esir almışsın. [Eliyle diğer polislere onu yakalamaları için işaret yapar]

Birisi:  [Şaşkınlıkla bağırır] Saçmalık! Size yardım istemek için geldim! Bana verilen sonuç bu mu? Ben mi suçluyum? Ben suçlu olamam! En çok acıyı çeken bensem nasıl ben suçlanabilirim?

[Polisler tarafından sürüklenirken birisi bağırmaya devam eder.]

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page