Aynadan Yansıyanlar
- İdil GÜNEŞ

- 15 Haz 2024
- 3 dakikada okunur
Gözlerini açtığı anda karşısındaki gerçeklikle bir kez daha yüzleşti. Bulunduğu yer evi değildi. İki hafta öncesine kadar hükümete karşı yaptığı ‘etik dışı’ hareketlerinden ötürü tutuklanmıştı. Yaptıklarının kim için etik olmadığını anlayamamıştı. Kendisi için miydi? Hayır, bu olamazdı çünkü her zaman doğru olduğuna inandığı şeyleri yapardı. Belki de çevresindeki insanlar içindi? Bu da olur iş değildi çünkü her zaman sevilen ve saygı duyulan biri olmuştu. O zaman insanlık için miydi? Toplumda kendisi gibi olan binlercesi varken bu da olamazdı. Bu düşünceler uzunca bir süre kafasını meşgul ettiyse de mantıklı bir cevap bulamayacağını anlayıp, bu uğraşından vazgeçti. Tam o sırada iki haftadır burada kalmasına rağmen kapatıldığı yeri hiç ayrıntılı incelemediğini fark etti. İçinde çok fazla bir şey olmayan küçük bir koğuştaydı. Bir yatak, karşısında lavabo ve hemen üzerinde lekelerden ötürü hiçbir şeyi düzgünce yansıtamayan bir ayna. O gün, ilk kez kendisini dikkatle inceledi o kırık dökük aynadan ve her ne kadar korkunç derecede kirli olsa da yüzünün her bir ayrıntısını açıkça gördü. Gözünün altında bir yara vardı. Bu yara o kadar uzun bir zamandır kendisiyleydi ki varlığını tamamen unutmuştu. İnce dudaklar ve küçük bir burun. Sağ kaşının sol olanından daha kalın olduğunu gördü sonra. Tek tek baktıkça yüzünün her ayrıntısına ne kadar çirkin olduğunu fark etti. O ana kadar hep yakışıklı olarak görmüştü kendisini. Öyle ki çevresindekilerin kendisi hakkında söylediği şey de buydu. Ancak şu an aynadaki kişiye bakıyordu ve her yanının kusurlarla dolu olduğunu görüyordu. Bu şekilde kendisini bir süre daha seyretti. İzledikçe daha da çok nefret ediyordu kendisinden ama bir şekilde gözlerini aynadan uzaklaştıramaz olmuştu. Zamanla aynadan kendisini izlemesi bir alışkanlığa dönüştü. Her gün uyanıyor ve bir başına kaldığı o cavanarı izlemek için aynanın karşısına geçiyordu. Zaman geçtikçe bir şeyler değişti. Kendisine karşı olan bu fazlaca nefreti bir hayranlığa dönüştü. Artık çirkin bir yaratığın değil inanılmaz bir varlığın yansımasını görüyordu aynada. Tüm yara izleri ilahi birer işarete dönüşmüştü. Yüzündeki tüm dengesizlikler altın oranın mükemmel bir ürünüydü. Nerede olduğunu dahi unutmuştu artık. Bir hapishane koğuşunda değil de, cennette tanrılarla birlikte yaşıyor gibiydi. Günler bu şekilde geçerken adam artık hiçbir şeyden memnun olmamaya başlamıştı. Kendisine sunulan yiyecekler ona layık değildi. Uyuması için konulmuş eski yatak çok kıymetli uykusu için yetersiz kalitedeydi. Odadaki lamba kendi ışıltısı karşısında sönük kalıyordu. İlgisine değer olan tek şey normal şartlarda kimsenin yanından bile geçmeyeceği o eski aynaydı. Her gün aynaya baktığında farklı birini görüyordu. Bir gün bir prensti, diğer gün bir kral, bazen bir melek hatta bir tanrı. O bir tanrıydı. Böylesi bir güzelliklik tanrıdan başka kimseye ait olamazdı. Kendisine duyduğu bu delice hayranlık iki aydır devam ediyordu ki o sıralar mahkeme adamın tahliye edilmesine karar verdi. Muhafızlar tarafından iletilen haberi duyduğunda bunun bir ölüm fermanından farkı olmadığını düşündü. Onun gibi bir tanrı normal insanların arasında yaşayamazdı. Onun gibi yüce bir varlık sıradan insan yemekleri yiyemezdi. Onun gibi ilahi bir güç aciz insanların soluduğu havayı soluyamazdı. Öylesi önemli biri zavallı insanların yaşadığı bir dünyada yaşayamazdı. Mahkemenin bu kararını reddetmeye çalıştı ama nafile. Çaresizce serbest bırakılacağı zamanın gelmesini bekledi. Nihayet o gün geldiğinde aklını kaybetmiş gibi görünüyordu. Son bir kez kirli aynanın karşısına geçti ve kendisini, tanrısını izlemeye başladı. İnsanlığın onun kadar harika birini görebilmelerine imkan yoktu. Sadece kendisi kendisine bu şekilde bakabilirdi. Bunun üzerine ilahi bir karar aldı ve ‘kutsal’ aynayı yumrukladı. Yere dağılmış aynanın keskin olan bir parçasını avuçlarının arasına aldı. Elindeki kırık aynadan son bir kez yansımasına baktı, anlaşılmayan bir ses tonuyla duaya benzer bir şeyler mırıldandı ve ucu sivri kısmını kalbine sapladı. Sonraları insanlar bunun anlamsız bir intihar olduğunu düşündü. Fakat bu, sıradan bir adamın eşi benzeri olmayan tanrısı adına adadığı ilk ve son kurbandı.

Bu hikaye rastgele seçilmiş bir kelimenin baz alınmasıyla yazılmıştır.




Yorumlar